Anlayacağın, azizim, İslamî camianın bu entelektüel öncüleri, çok acayiptir, çok. hatırı sayılır bir kısmı kur'an okumayı bile bilmez. bilenlerin hatırı sayılır bir kısmı da, okumaz. biz de onların hatırını saymayalım, di mi ama? namaz kılmayanları vardır, inanabiliyor musun! arapça bilenlerin sayısı kaçtır? geçelim. foucault sarkacı'nı okumuş olmakla övünürler ama mesela mantık'ut tayr'ı tetebbu etmemişlerdir. üstelik bir de sanat tanımı yaparlar ki evlere şenlik! neymiş efendim: sanat 'fayda' için değil 'haz' için yapılırmış. yani? yani sanatta mesaj falan olmazmış, sanat bir davayı anlatmanın aracı değilmiş. ya? sanat, icra edene de, muhataba da 'estetik haz' verirmiş, o kadar. çünkü sanat 'hakikatin' değil 'güzelin' peşindeymiş falan fişman fıstık. o malûm teraneler işte. ulan ne adamsınız be! ilim ve hikmetle beslendiğinde harika ürünler verebilecek sanat gibi bereketli bir toprağı, bu laik yorumlar sayesinde bir güzel kurutup çoraklaştırdılar. ta ki bu bereketli toprağın ağaçlarından hakikat meyveleri yemek kimseye nasib olmasın! vay alçaklar! bunlar mı camiaya rehberlik edecek? sanat dergilerinde postmodern öyküler ve eksantrik şiirler yayımlayan; gazetelerde siyasi, edebi, kültürel metinler yazan; itibarı oldukça düşük fakat tıklayıcısı epeyce yüksek internet sitelerinde dâhiyane yorumlar döktüren; hatta televizyonlarda beyin fırtınası tarzında sıra dışı programlar yapan; kitap sahibi, eser sahibi, titri fevkalâde kalabalık ne de çok yazarımız, şairimiz, düşünürümüz, akademisyenimiz varmış bizim! nasıl da donanımlı birikimli bir aydınlar topluluğu bu böyle tanrım! sana şükranlarımızı sunuyoruz! işte bu muhteşem aydınlar ordusu sayesinde, iki yüz yıldır ezilen, sömürülen, aşağılanan müslümanlar yeniden ayağa kalkacak! yalnız ufak bir sorun var: bu arkadaşların, mensubu oldukları ve akıl hocalığına soyundukları islami camia ile bazı ufak dertleri vardır. örneğin saygıdeğer yazarımız, büyük şehirlerin büyük kitap fuarlarında imza günlerine çağrılmakta, üniversite öğrencileri için düzenlenmiş söyleşilere katılmakta, hatta yurt dışından konferanslar için davet almakta; fakat cami cemaatinden yaşar amcanın dikkatini çekmeyi bir türlü başaramamaktadır, mehmet emmi nezdinde üç kuruşluk bir itibar sahibi olamamaktadır. yani körler sağırlar birbirini ağırlamaktadır. bir gazetenin sanat sayfasında üç satır da olsa kitabından bahsolunması ya da adını yazma cesaretinden mahrum kaçak dövüşçülerin tesis ettikleri sanal sözlüklerde bir eserinden söz edilmesi en büyük hayalidir. kendi kendine gelin güvey olmak deyimi buraya gider mi? gider. kendi çalar kendi oynar? olur olur. (...)
ben söyleyeyim de, sorumluluk benden gitsin azizim: